Tarihi film seti: Kotor

Kotor.
Kotor.

Kotor, İtalyan ya da diğer deyişle Orta Çağ Akdeniz mimarisinin özelliklerini hâlâ koruyabilen, adeta bir film setini andıran güzel şehir. Kotor; meşhur körfezinin, arkasını yüksek dağlara dayamış, tamamen korunaklı surlarının ve deniz suları dolu hendeğiyle kendini savunan yüksek kalesinin içinde yer alan küçük bir yer. Karadağ’a ulaştıktan sonra Kotor’a girmek için başlıca üç yol bulunuyor. Karayoluyla Budva ya da Herseknovi üzerinden gelebileceğiniz gibi, denizyoluyla cruise gemileri ya da Adriyatik Körfezi’ne çok yakışan yelkenli teknelerle de limanına ulaşabilirsiniz. Lovçen Dağı’ndaki millî parktan geçtikten sonra resmi açılışı Temmuz ayında gerçekleştirilen istasyona ulaşıp, teleferikle Kotor’a ulaşmak; tecrübe edeceğiniz en güzel tercih olacaktır. Ekim başında yaptığım ziyarette, biz de, millî parka otobüsümüzle ulaşıp teleferikle aşağı indik. Kafede dinlenirken otobüsümüzün aşağıya inişini ise beklemek zorundaydık.

Bizim 11 dakikada ineceğimiz yolu otobüsümüz 1,5 saatte alabilmişti. Nefeslerimizi tutarak çevreyi seyrettiğimiz yolculuktan sonra, aşağıda bizi bekleyen otobüsümüzle tarihi Kotor’a ulaşmamız 15 dakika sürdü.

Lovçen Dağı’nın zirvesi 1.749 metredir. Teleferiğin yukarı istasyonunun yüksekliği ise 1.350 metre. 3.900 metre uzunluğundaki teleferik hattındaki onar kişilik 48 kabin hiç durmadan yolcu taşıyordu. Tek yön 13, gidiş dönüş ise 23 Euro’ydu. Ancak burada göreceğiniz manzara anlatılmaz derecede güzel. Burada sadece Kotor Körfezi’ni değil, Tivat şehrini ve havalimanını da görüyorsunuz. Havalanan uçakların bulunduğunuz seviyeyi geçmesi de epey sürüyor. Bir uçağın kalkışını hiç bu kadar yüksekten izlememiştim, gerçekten çok etkileyiciydi. Bu arada Türkiye’den direkt olarak Tivat’a uçulabiliyor. Tivat’tan ise Kotor şehrine 20 dakikalık kısa bir yolculuk ile ulaşabiliyorsunuz.

Denize dik yükselen dağlar ve ufuk çizgisini tamamen kaplayan Adriyatik Denizi manzarası burayı dünyanın en güzel manzaralı yerlerinden biri yapmış. Burada kurulu kafe-restaurant ise son derece temiz, servis güzel. Fiyatlar Avrupa için ucuz, bizim için biraz ortanın üzerinde pahalı.

Önceleri bağımsız bir şehir devletiyken, bölgenin en büyük gücü Venediklilerin eline geçen şehir “Cattaro la Veneziana” olarak adlandırılmış. 1797’de Avusturya Habsburg Monarşisi’nin eline geçmiş. Fransızların ve Rusların işgaline uğradıktan sonra, 1815 Viyana Kongresi’yle tekrar Avusturya İmparatorluğu’na bağlandı ve 1918’e kadar böyle kaldı. Sonrasında Yugoslavya’nın eşsiz turistik bölgelerinden biri oldu. İkinci Dünya Savaşı’nda ise İtalyan işgaline uğradı. 2006’dan itibaren bağımsız olan Kotor; Karadağ’ın göz bebeği, tarihi bir şehridir artık.

Önceleri bağımsız bir şehir devletiyken, bölgenin en büyük gücü Venediklilerin eline geçen şehir “Cattaro la Veneziana” olarak adlandırılmış.
Önceleri bağımsız bir şehir devletiyken, bölgenin en büyük gücü Venediklilerin eline geçen şehir “Cattaro la Veneziana” olarak adlandırılmış.

Balkanlar’ın büyük gücü Osmanlı 1539’da Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki orduyla Kotor’u (ya da Osmanlı belgelerinde geçen ifadesiyle Kattaro’yu), kuşattıysa da fethedemedi. 20 mil uzaklıkta, aynı körfezde bulunan Herseknovi Kalesi ve şehri ise Osmanlı’nın uzun yıllar hâkimiyetinde kaldı.

Ünlü Türk denizcisi ve haritacısı Piri Reis, Kitab-ı Bahriye adlı eserinde, Kotor Körfezi kenarında yer alan Müslüman köylerinden ve Kastel Nova (Herseknovi) Kalesi halkının da Müslüman olduğundan bahseder. Devamında ise şunları sözler: “Kotor (Cattaro), 18 mil uzunluğunda bir körfezin nihayetinde, deniz kenarında bir kaledir. Venedik’e tâbidir. Ol kalenin üzerinde bir dağ vardır. Öğleden sonra dağın harareti kalenin içine girer. Gayet sıcak olur. Zira güneşe karşı yerdir. Uzaktan at eğeri şeklinde görünen dağın iki tarafından iki su akar gelir, ol körfeze dökülür. Anılan kalenin önüne büyük gemiler girer, iyi limandır.”

Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi’nde Kotor Kalesi’nden birkaç yerde bahseder. “Podgoriçe Kalesi’nden Venedik’in Kotor Kalesi’ne vire ile gidüp seyretmek istedikse de kale neferleri razı olmadılar. Meğer Kotorlular ile vireleri bozgun imiş.'Biz de inşallah fetih sırasında bulunup seyrederiz.

Her işin bir vakti vardır.' diye oraya gitmekten vazgeçtik. Podgoriçe’den yarım saat kuzeyde bir tepe üzerine çıkıp, Kotor Kalesi’ni seyrettik.” Evliya Çelebi, 1663’de Yeniçeri Ağası Söhrap Mehmet Ağa ile Kotorlular’a ve onların müttefiklerine karşı yapılan kara akınlarına katılmış, bu esnada Kotor Körfezi’nin doğu kıyısındaki Perast Kalesi zapt edilmiştir. Oradan Kotor’a geçilerek kale kuşatılmış, fakat fethedilememiştir. Bu yazıyı okuyan gençlere Kotor Kalesi’ne 8 Euro giriş ücreti verip, 3.200 basamak çıkıp, şehri ve surları tepeden seyretmesini tavsiye ederim.

İtalya’ya kıyı komşusu olan Karadağ’ın, Akdeniz’in zengin deniz ürünlerinden oluşan mutfağı ziyaretçilerini epey memnun ediyor.
İtalya’ya kıyı komşusu olan Karadağ’ın, Akdeniz’in zengin deniz ürünlerinden oluşan mutfağı ziyaretçilerini epey memnun ediyor.

Şehre, Deniz Kapısı’ndan girdikten sonra sizi, depremlerden dolayı eğilmeye başlayan Saat Kulesi ile şehrin en büyük meydanı olan Mühimmat (ya da Ordu) Meydanı karşılıyor. Burada suç işleyenlerin bağlanıp teşhir edildiği utanç sütunu yer alıyor. Ayrıca kafe ve restoranların çoğu da bu meydanda. Zahire Meydanı da şehirdeki diğer büyük meydanlardan biri. Ancak benim ilgimi asıl çeken yer; Pijasa od Hajduk yani Haydut Meydanı oldu. Tarihi arşiv binası, Denizcilik Müzesi, Kedi Müzesi vb. küçük müzeleri geçtikten sonra tarihi şehrin birkaç su kaynağından biri olan “tulumbalı çeşmesi” sizi karşılıyor. Bu çeşme rehberler tarafından şehrin dedikodu köşesi olarak nitelendiriliyor. Aziz Trifon Katolik Kilisesi ile Aziz Luka Ortodoks kiliseleri sur içindeki görkemli mabetlerden. Yeşil panjurlu taş evleri ve bazı yerlerdeki bir metreden az genişliğe sahip dar sokaklarıyla, Venedik, Dubrovnik ya da bir İtalyan şehrinde dolaşır gibi mutlu olabiliyorsunuz. Şehir turizmden beslendiği için son derece temiz ve bakımlı tutuluyor.

Şehirde ne yiyeceğim diye düşünmenize de gerek kalmıyor. İtalya’ya kıyı komşusu olan Karadağ’ın, Akdeniz’in zengin deniz ürünlerinden oluşan mutfağı ziyaretçilerini epey memnun ediyor. Her sahil kasabasında yiyebileceğiniz pizzalar, buraya gelenlerin vazgeçilmezleri arasında yerini alıyor. Son olarak Kotor’un sadece tarihi bir şehirden ibaret olmadığını Perast, Herseknovi, Risan Adası, Budva gibi birçok güzelliğe sadece birkaç saatlik mesafede olduğunu ve bu kenti mutlaka ziyaret etmeniz gerektiğini unutmayın…