Bir ulusu bir isimle tasarlamak: Makedonya'nın Büyük İskenderi

 Makedonya.
Makedonya.

Orta Asya’dan Balkanlar’a farklı coğrafya ve kültürlerden pek çok başkentte ortak bir ize rastlıyoruz: “Ulusal kahramanların” heykelleri. Özellikle şehir merkezlerinde ve kamusal alanlarda bulunan bu anıt ve heykeller toplumda oluşturulmak istenen algının en temel araçlarından birini oluşturuyor. Tarih sahnesinde belki de hak ettiği ilgi ve takdiri görememiş veya bugün olduğu kadar güçlü bir etkiye sahip olmayan aktörler, ulus-inşa sürecinde yeniden kurgulanarak bugünkü anlam ve önemlerini elde etmiş durumda. Örnek verecek olursak; Kuzey Makedonya’nın Büyük İskender’i, Sırbistan’ın Prens Mihailov’u veya Tacikistan’ın yakın zamanda keşfedilen kahramanı Somoni, mitlerin ve modern devletin ulus-inşa süreçlerinin beden bulmuş hâlini sembolize ediyor.

Kamusal beden ve kimlik sorunu

Kamusal semboller üzerinden gelecek-geçmiş köprüsünün kurulması ve çeşitli imgelerden yararlanma, eskiye dayanan bir pratik. Antik çağlardan günümüze kadar ayakta kalan kale, sur, medrese gibi yapılarda kartal, kuş, zeytin dalı vb. pek çok imgenin yer almasının sebebi de bu. Bulunduğu döneme ve medeniyet algısına göre kullanılan bu imgeler çeşitli anlam ve amaçlar taşıyor. Örneğin; kartal gücü sembolize ederken heykelin elinde tuttuğu mızrağın yönü de düşmanın hangi yönden geldiğini gösterir. Bu anlamda tarihte başarı ile özdeşleştirilmiş bir karakterin bedeni üzerinden, başta güç gösterisi yapanlar olmak üzere, pek çok öğe görsel olarak halka sunulur. Tarih boyunca iktidardaki egemen güçlerin bu tip sembolik araçlar ve mitler kullanarak devamlılığını sağladığını görüyoruz.

Semboller ve mitler; köklü veya genç fark etmeksizin tüm devletlerin uluslaşma sürecinde yer almış. Bu mitlerin bir kısmı sözlü ve yazılı edebiyat yolu ile günümüze aktarılırken bir kısmı da heykeller vasıtası ile adeta bir beden buluyor. Bunlardan bir tanesi de sanat dallarının belki de en “sahicileştirileni” olan heykel ve anıtlar. Bir milletin geçmişini, gücünü ve köklerini ifade etme biçimi olarak heykelcilik; görünür olması sebebi ile belki de en etkin araçlardan biri. Özellikle uzun yıllar büyük imparatorlukların himayesinde kalmış ve uluslaşma süreçlerini ancak yakın tarihte tamamlayan genç milletler için ise bu süreç biraz daha sancılı. Belki de bu yüzden “abartılı” bir şekilde millî unsurlarını inşa etme ve koruma yoluna gittiklerine şahit oluyoruz.

Kuzey Makedonya’nın Büyük İskender’i

Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp şehir merkezi, Vardar Ovası’nın doğal güzellikleri ve şahitlik ettiği farklı medeniyetlerin izleri kadar, uluslaşma sürecinin sembollerle tasdik edildiğini de gözlemleyebileceğiniz bir yer. Tabii ki, 90’larda komünizm sonrası bağımsızlığını ilan eden pek çok başkent için benzer cümleler kurmak mümkün. Bu anlamda Üsküp’e bakacak olursak, şehrin iki yakasını birleştiren ve Osmanlı döneminden kalan Taş Köprü’nün hemen ayağında iki rahibin heykelini görürüz. Bizanslı iki rahip olan Kiril ve Methodios kardeşler, Slavlar tarafından kullanılan Kiril alfabesini geliştirmiş. Bugün hâlâ Makedonya’da Latin alfabesi yerine Kiril alfabesi kullanılırken heykellerin bilinçli olarak Taş Köprü’nün hemen ayağına yerleştirilmiş olması da dikkat çekiyor.

Kamusal semboller üzerinden gelecekgeçmiş köprüsünün kurulması ve çeşitli imgelerden yararlanma, eskiye dayanan bir pratik.
Kamusal semboller üzerinden gelecekgeçmiş köprüsünün kurulması ve çeşitli imgelerden yararlanma, eskiye dayanan bir pratik.

Üsküp Meydanı’na şekil veren en temel yapı ise kudretli aslan ve mızraklı askerlerle çevrelenmiş Büyük İskender’in heykeli. İlk defa ziyaret edenler için tarihi bir hava verse de bu heykeller esasen on yıla yakın bir zaman önce yapılmış. Yunanistan ile zaten gergin olan ilişkileri daha da geren bu proje, tüm eleştirilere rağmen milliyetçi Makedonlar için oldukça hayati bir değere sahip. Nitekim Kuzey Makedonya’nın Makedonları; dil olarak Boşnakça ve Sırpçadan, ırk olarak Slavlardan ve inanç bakımından da Bulgar Ortodoks Kilisesi’nden ayrışmakta zorluk çekiyor.

Özgün bir “Makedon” kimliğinin oluşumunda belki de bu yüzden en büyük hamle Makedonyalı Büyük İskender’i bugünkü Kuzey Makedonya topraklarından ilan etmek ve onun üzerinden bir kimlik inşa etme çabasıdır. Esasen “Makedonya” bir ülkenin değil, bir kısmı da Yunanistan’da kalan daha geniş ve tarihi bir coğrafyanın adı. Yunanistan’ın ısrarlı itirazları neticesinde ülke adını; 2018 yılında yapılan bir referandum sonrasında “Kuzey Makedonya” olarak değiştirmek zorunda kaldı. Fakat, tüm siyasi baskılara rağmen Makedonya “İskender” i feda etmiyorve Makedon halkının kurucu unsurunun Büyük İskender olduğu yönündeki iddia ve ısrarlarını sürdürüyor.

Makedon ırkından gelen fakat Yunanca konuşan ve Yunanlaşmış bir hanedana mensup olan İskender; Yunanistan ve Kuzey Makedonya arasında ciddi ölçekte tarihsel ve siyasi gerginliğe sebep oluyor. Peki ama Büyük İskender’i bu denli vazgeçilmez kılan nedir? Antik çağın en büyük imparatorluğuna hükmeden İskender, Batı medeniyetinin de kurucularından olarak kabul edilir. Şehrin merkezine yerleştirilen İskender’in bedeni üzerinden bir toplum tasarlanmakta ve ülkenin siyasi meşruiyet meselelerine çözüm aranmaktadır. Zira, bu heykel ile Makedonya’nın antik çağlara kadar uzanan geçmişine ve ülkenin, “Batı”nın kurucu unsuru olduğuna işaret edilmektedir.

Prens Mihailova Anıtı.
Prens Mihailova Anıtı.