İç Savaş ateşi tutuşurken...

İç savaş yıllarında Lübnan ve Beyrut'taki şarapnellerle dolu Şehitler Anıtı.
İç savaş yıllarında Lübnan ve Beyrut'taki şarapnellerle dolu Şehitler Anıtı.

13 Nisan 1975'te patlak veren Lübnan İç Savaşı'nın üzerinden 49 yıl geçti. 200 bine yakın kişinin öldüğü, bir milyondan fazla kişininse Lübnan'ı terk ettiği savaş kâğıt üzerinde 15 yıl sürmüş olsa da, Lübnanlılar hâlâ savaşın bugüne ulaşan siyasî, ekonomik ve sosyal etkileriyle mücadele etmeye devam ediyor.

Etnik, siyasî, dinî ve mezhepsel ayrılıkların bir arada var olduğu Lübnan'da, 48 ve 67 Arap-İsrail Savaşları sonucunda Filistinli mültecilerin Lübnan’a gelmesi, “Kara Eylül Olayları” adı verilen çatışma sürecinin ardından Ürdün’ün başkenti Amman’ı terk etmek durumunda kalan Filistin Kurtuluş Örgütü üyelerinin Lübnan’a sığınması, İsrail’in Lübnan içerisindeki Filistin kamplarına saldırılar düzenlemesi, cemaatler arası gerginliklerin tırmanması gibi gelişmeler, ülkedeki gerginliği hızla yükselterek bir kriz ortamı oluşturdu.

1975-1990 arası tam 15 yıl boyunca devam eden Lübnan İç Savaşı'nda yüz binlerce insan hayatını kaybetti.
1975-1990 arası tam 15 yıl boyunca devam eden Lübnan İç Savaşı'nda yüz binlerce insan hayatını kaybetti.

13 Nisan 1975’de Ayn el-Rumana’da Lübnanlı Falanjistlerin önderi Pierre Cemayel’e bir kilisenin açılışını yaptığı sırada bir arabadan ateş açılması ve Cemayel’in koruma görevlisi ile iki Falanjist milisin ölmesi Lübnan’da patlamaya hazır bombanın fitilini ateşledi.

  • Bu olayın faillerinin Filistinliler olduğunu düşünen Hristiyan Falanjist milisler aynı gün, Doğu Beyrut'taki Aziz Maruni Kilisesi önünde Filistinli mültecileri Tel ez-Zater Kampı'na taşıyan otobüse silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda kadınlar ve çocukların da aralarında bulunduğu 27 Filistinlinin hayatını kaybetti.
13 Nisan 1975'te saldırıya uğrayan otobüsten geri kalanlar.
13 Nisan 1975'te saldırıya uğrayan otobüsten geri kalanlar.
"Otobüs katliamı", ülkedeki siyasî ve mezhepsel ayrışma ve silahlanmanın da eklenmesiyle 15 yıl sürecek bir iç savaşa dönüştü.
İç savaş yıllarında Lübnan...
İç savaş yıllarında Lübnan...
  • Lübnan İç Savaşı "tipik" bir iç savaş değildi. Amerikan ya da İngiliz İç Savaşı'yla benzerlik taşımayan Lübnan İç Savaşı, bir Müslüman-Hristiyan savaşı olmanın yanında Müslümanlar ve Hristiyanlar arası savaşların bir bileşimiydi.

Lübnan İç Savaşı'nda, Kuzey Lübnan'dan destek alan birçok Hristiyan militan ortaya çıktı. Bu militanlar sağcı, milliyetçi, Filistin karşıtıydılar ve ezici çoğunluğu Maruni'ydi. Ketaib Partisi bu dönemde militanlar arasında en güçlüleriydi.

Soğuk savaş dönemine denk gelen Lübnan İç Savaşı'na, bölgesel ve küresel güçler destekledikleri gruplar veya doğrudan dahil olarak savaşın uzamasına yol açtı. Bu süreçte, Suriye ve İsrail, iki ana aktör olarak bölgede yer alırken, müttefikleri ABD ve Rusya da vekilleri aracılığıyla Lübnan'da kozlarını paylaştı.

Beyrut'un güney banliyölerindeki Suriye askerleri, 1988.
Beyrut'un güney banliyölerindeki Suriye askerleri, 1988.
Ölü ve yaralılara ek olarak, iç savaşın en acı verici miraslarından biri, hâlen kayıp veya haber alınamayan 17 bin sivilin kaderidir.
Ölü ve yaralılara ek olarak, iç savaşın en acı verici miraslarından biri, hâlen kayıp veya haber alınamayan 17 bin sivilin kaderidir.
  • İsrail'in 1978'de ülkenin güneyinden başlayan ve 1982'de başkent Beyrut'a kadar uzanan işgali, 1985'te kademeli olarak ülkenin güneyine doğru geri çekilmesi ile sona erdi. İsrail, bu işgal sırasında savaş uçakları ile çok sayıda hava saldırısı gerçekleştirdi.
1982'deki İsrail hava saldırılarından sonra FKÖ için mühimmat ikmal sahası olarak kullanılan stadyum.
1982'deki İsrail hava saldırılarından sonra FKÖ için mühimmat ikmal sahası olarak kullanılan stadyum.
Lübnan Havaalanı'nı mekan tutan İsrail askerleri, 1982.
Lübnan Havaalanı'nı mekan tutan İsrail askerleri, 1982.

1980’li yıllarda Suriye birlikleriyle Hristiyan milisler arasındaki çatışmalar, Trablusşam’da Sünnî-Şiî çatışması, Güney Lübnan’da ve Beyrut’un banliyösünde Şiî Emel hareketiyle Filistinliler arasında çatışmalar devam etti.

İsrail’in Beyrut kuşatması sırasında, bir direniş hareketi olarak kurulan Şiî Hizbullah örgütü, İran’ın da ekonomik ve siyasî desteğiyle, kısa zaman içinde Lübnan’daki en önemli aktörlerden biri haline geldi.

O yıllarda dünya genelinde artarak devam eden farklı ideolojilerin çatışması ve soğuk savaş, Lübnan'da da oldukça sert ve sıcak bir şekilde yaşanıyordu.
O yıllarda dünya genelinde artarak devam eden farklı ideolojilerin çatışması ve soğuk savaş, Lübnan'da da oldukça sert ve sıcak bir şekilde yaşanıyordu.
  • İç savaş sırasında Suriye’nin savaşı durdurmak bahanesiyle asker çıkararak fiilen işgal ettiği Lübnan, İran’ın Hizbullah üzerinden başlattığı kuşatmayla ikinci bir darbeyle daha sarıldı. 14 Şubat 2005’te Başbakan Refik Hariri’nin öldürülmesinin ardından Suriye askerleri Lübnan’ı terk etmek durumunda kalınca, bu defa Hizbullah sahadaki tek güçlü aktör olarak kaldı.
Beyrut'taki Filistin Kurtuluş Örgütü üyeleri.
Beyrut'taki Filistin Kurtuluş Örgütü üyeleri.
Yeşil Hat ile Doğu (Hristiyan) ve Batı (Müslüman) olarak ikiye bölünen Beyrut, 1989.
Yeşil Hat ile Doğu (Hristiyan) ve Batı (Müslüman) olarak ikiye bölünen Beyrut, 1989.

Lübnan'ın başkenti 1990 yılına kadar Batı ve Doğu Beyrut olarak ikiye ayrıldı; Batı tarafına Müslümanlar, Doğu tarafınaysa Hristiyanlar hâkim oldu.

Lübnan'daki farklı dinleri ve mezhepleri karşı karşıya getiren iç savaş, 1989 yılında Suudi Arabistan'ın Taif şehrinde imzalanan Taif Antlaşması'yla sona erdi. Ancak antlaşma etkin olana kadar gruplar arasında çatışmalar bir süre daha devam etti.

Lübnan İç Savaşı'nı bitiren Taif Anlaşması, 1989.
Lübnan İç Savaşı'nı bitiren Taif Anlaşması, 1989.
Yüz binlerce Lübnanlının yaralandığı iç savaş sırasında bir milyondan fazla kişi ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

İç savaşla yüzleşmediği söylenen Lübnan'da hükümet, 1991'de çıkardığı genel afla, tüm savaş suçlularını affa tabi tuttu.

Sabra ve Şatilla Katliamı

İç savaş sırasında Lübnan genelinde çok sayıda katliam yaşandı. İsrail ve Lübnanlı Hristiyan Falanjistlerin, Beyrut’ta hiç Filistinli bırakmama noktasında mutabakata vardığı katliamlardan en korkuncu, 16 Eylül 1982'de başlatılan ve 3 gün süren Sabra ve Şatilla Katliamı idi.

16 Eylül 1982 sabahı Filistinli mülteci kamplarında başlayan katliam 3 gün sürmüş ve binlerce Filistinli öldürülmüştü.
16 Eylül 1982 sabahı Filistinli mülteci kamplarında başlayan katliam 3 gün sürmüş ve binlerce Filistinli öldürülmüştü.

Lübnanlı Hristiyan Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel'in cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa süre sonra uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesini gerekçe gösteren Hristiyan Falanjist milisler, 16 Eylül 1982'de İsrail ordusunun gözetiminde yaklaşık 20 bin Filistinli mültecinin yaşadığı Sabra ve Şatilla mülteci kamplarına saldırı başlattı.

  • İsrail'in eski Savunma Bakanı Ariel Şaron'un yönettiği üç gün süren saldırılarda, 3 binden fazla savunmasız Filistinli mülteci katledildi. Çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Filistinli mülteciler, milislerin kullandığı ağır silah ve bombaların yanı sıra balta ve kesici aletlerle vahşice öldürüldü.
Katliam, Hristiyan Falanjist milisler eliyle İsrail'in tetikçiliğiyle gerçekleştirilmişti.
Katliam, Hristiyan Falanjist milisler eliyle İsrail'in tetikçiliğiyle gerçekleştirilmişti.

Lübnan ve Ortadoğu'nun modern tarihinde kara bir leke olarak kalan katliamın failleri adalete teslim edilmedi ve kimseden hesap sorulamadı.

Beyrut'ta hâlâ savaşın yıkıcı izine rastlamak mümkün

Tahrip gücü yüksek ağır silahların kullanılmasıyla büyük yıkıma uğrayan başkent Beyrut'ta ayakta kalabilmiş binalarda, yıllar geçse de hâlâ savaşın yıkıcı izine rastlamak mümkün.

Yaklaşık 15 yıl süren iç savaş süresince Beyrut’un Mina’l-Husn oteller bölgesi, en yoğun çatışmalara ev sahipliği yaptı. Bunlardan İngiliz menşeili bir otel şirketi olan Holiday Inn'in 26 katlı Beyrut binası, üzerinde taşıdığı sahne olduğu çatışmalar ve geride kalan savaş izleriyle Lübnan İç Savaşı’nın sembolü haline geldi.
Yaklaşık 15 yıl süren iç savaş süresince Beyrut’un Mina’l-Husn oteller bölgesi, en yoğun çatışmalara ev sahipliği yaptı. Bunlardan İngiliz menşeili bir otel şirketi olan Holiday Inn'in 26 katlı Beyrut binası, üzerinde taşıdığı sahne olduğu çatışmalar ve geride kalan savaş izleriyle Lübnan İç Savaşı’nın sembolü haline geldi.

Kurşun deliklerinin ve bombaların açtığı gediklerin izlerini taşıyan binaların bazılarında, Lübnanlılar yaşamlarına kaldığı yerden devam ediyor. Son yıllarda yapılmış modern yüksek binaların hemen bitişiğinde, iç savaşın izlerini taşıyan eski binalar, Beyrut'a ilk defa gelen herkesin dikkatini çekiyor. İç savaş izlerini taşıyan bu binaların bazıları son yıllarda, ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyelilere ev sahipliği yapıyor.

Savaş sırasında kırmızı hat konumunda olan Beyrut'un ortasındaki Sodeco semtinde, bugün birçok kahvehane, ev, lokanta ve otel bulunuyor. Savaşın izlerini taşıyan bu mekânlarda Müslüman ve Hristiyanlar beraberce vakit geçiriyor.

Pamuk ipliğine bağlı devlet sistemi

Lübnan'da iç savaşı sonlandırmak için imzalanan Taif Anlaşması gereği, parlamento başkanının Şiî, başbakanın Sünnî ve cumhurbaşkanının Mârunî Hristiyan olması gerekiyor.

Lübnan'da iktidarın çok sayıda mezhep ve etnisite arasında bölüştürülerek ülkede demokrasinin tesisi ve iç savaşın bitirilmesi amacıyla dizayn edilen siyasî sistem bugün devleti kilitleyen bir mekanizma olarak işliyor.

Taif Anlaşması uyarınca, parlamentoda mezhebe dayalı bir dağılım yapılmak zorunda. Bu ise vekil dağılımının 27 Sünnî, 27 Şiî, 8 Dürzî, 34 Mârunî Hristiyan, 14 Grek Ortodoks, 8 Grek Katolik, 1 Evanjelik, 1 Ermeni Katolik, 5 Ermeni Ortodoks, 2 Alevî, 1 Hristiyan azınlıklar şeklinde olması anlamına geliyor.
Taif Anlaşması uyarınca, parlamentoda mezhebe dayalı bir dağılım yapılmak zorunda. Bu ise vekil dağılımının 27 Sünnî, 27 Şiî, 8 Dürzî, 34 Mârunî Hristiyan, 14 Grek Ortodoks, 8 Grek Katolik, 1 Evanjelik, 1 Ermeni Katolik, 5 Ermeni Ortodoks, 2 Alevî, 1 Hristiyan azınlıklar şeklinde olması anlamına geliyor.

Bu siyasî belirsizlik hali ise, günün sonunda ülkede yaklaşık 5 yıldır devam eden ve 5,5 milyon nüfuslu Lübnan'ın yüzde 80'ini yoksullaştırdığı tahmin edilen ekonomik krizin etkilerini her geçen gün daha da derinleştiriyor.

İç Savaş’ın kronolojisi

- 13 Nisan 1975

Marunî Hristiyan Falanjist lider Pierre Cemayel’e suikast girişimi gerçekleştirildi. Misilleme olarak, Falanjist silahlı kişiler, çoğu sivil olan bir otobüs dolusu Filistinliyi pusuya düşürerek 27 yolcuyu öldürdü.

- Haziran 1976

30.000 civarında Suriye askeri, barışı yeniden tesis etmek için Lübnan'a girdi.

- Ekim 1976

Mısır, Suudi ve az sayıdaki diğer Arap birlikleri, Kahire'de düzenlenen bir barış zirvesi sonucunda Suriye kuvvetlerine katıldı

- 11 Mart 1978

Filistinli komandolar, Hayfa ile Tel Aviv arasındaki bir İsrail yerleşimine saldırdı ve ardından bir otobüsü kaçırdı. İsrail güçleri karşılık verdiği çatışmalarda 37 İsrailli ve 9 Filistinli öldürüldü.

- 14 Mart 1978

Adını İsrail sınırına 20 mil mesafeden Güney Lübnan'ı geçen Litani Nehri'nden alan Litani Operasyonu'nda yaklaşık 25.000 İsrail askeri Lübnan sınırını geçti. İşgal, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Güney Lübnan'daki yapısını ortadan kaldırmak için tasarlanmışsa da başarısız oldu.

- 19 Mart 1978

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ABD'nin sponsorluğunda İsrail'i Güney Lübnan'dan çekilmeye ve BM'yi Güney Lübnan'da 4 bin kişilik bir BM barış gücü kurmaya çağıran 425 sayılı Kararı kabul etti. Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Gücü olarak adlandırılan barış gücü orijinal görev süresi altı ay olmasına rağmen bugün hâlâ Lübnan'da.

- 13 Haziran 1978

İsrail, işgal altındaki topraklardan çekilerek yetkiyi, bir İsrail müttefiki olarak hareket ederek Güney Lübnan'daki operasyonlarını genişleten ayrılıkçı Lübnan Ordusu kuvvetlerinden Binbaşı Saad Haddad'a devretti.

- 1 Temmuz 1978

Silahlarını Lübnan'daki Hristiyanlara çeviren Suriye, Lübnan'ın Hristiyan bölgelerini son iki yılın en şiddetli çatışmasında vurdu.

- 1982 - 1985

İsrail. Lübnan'ı işgal etti. Beyrut'a giden bir TWA uçağ Hizbullah militanları tarafından kaçırıldı. 241 ABD Deniz Piyadesi Beyrut kışlasında bir intihar bombacısı tarafından öldürüldü.

- 6 Haziran 1982

İsrail, General Ariel Sharon’un liderliğinde Lübnan'ı tekrar işgal etti. İsrail ordusunun Beyrut'un güney bölgelerine erişim sağladığı iki ay süren işgali, çoğu sivil Lübnanlı olmak üzere yaklaşık 18 bin kişinin hayatına mâl oldu.

- 24 Ağustos 1982

ABD Deniz Piyadeleri, Fransız paraşütçüleri ve İtalyan askerlerinden oluşan çok uluslu bir kuvvet, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün tahliyesine yardım etmek için Beyrut'a gitti.

- 30 Ağustos 1982

ABD liderliğindeki yoğun arabuluculuğun ardından Yaser Arafat ve Batı Beyrut ve Güney Lübnan'da etkin bir konumda olan Filistin Kurtuluş Örgütü Lübnan'ı boşalttı.

- 10 Eylül 1982

Çokuluslu kuvvetler, Beyrut'tan tamamen çekildi.

- 14 Eylül 1982

İsrail destekli Hristiyan Falanjist lider ve Lübnan'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Beşir Cemayel, Doğu Beyrut'taki karargâhında suikasta kurban gitti.

- 15 Eylül 1982

İsrail kuvvetleri ilk kez bir Arap başkentine girerek Batı Beyrut'u işgal etti.

- 15-16 Eylül 1982

İsrail güçlerinin gözetimi altında, Hristiyan milisler, Sabra ve Şatila'daki iki Filistin mülteci kampına katliam gerçekleştirdi.

- 23 Eylül 1982

Amin Cemayel, Lübnan Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı.

- 24 Eylül 1982

ABD-Fransız-İtalyan çok uluslu kuvvetleri, Cemayel hükümetine güç ve destek gösterisi olarak Lübnan'a geri döndü. İlk başta, Fransız ve Amerikan askerleri tarafsız bir rol oynasa da yavaş yavaş orta ve Güney Lübnan'daki Dürzi ve Şiîlere karşı Cemayel rejiminin savunucularına dönüştü.

- 18 Nisan 1983

Beyrut'taki Amerikan Büyükelçiliği bir intihar bombasıyla saldırıya uğradı ve 63 kişi öldü.

- 17 Mayıs 1983

Lübnan ve İsrail, Suriye birliklerinin kuzey ve doğu Lübnan'dan çekilmesi şartına bağlı olarak İsrail birliklerinin geri çekilmesini öngören, ABD'nin arabuluculuğunda bir barış anlaşması imzaladı.

- 23 Ekim 1983

Şehrin güney tarafında, Beyrut Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki ABD Deniz Piyadeleri kışlasına bir kamyondaki intihar bombacısı tarafından saldırı düzenlendi ve 241 Deniz Piyadesi öldü. Birkaç dakika sonra, Fransız paraşütçü kışlalarına bir intihar bombacısı da saldırdı ve 58 Fransız askeri öldü.

- 6 Şubat 1984

Ağırlıklı olarak Şiî Müslüman milisler, Batı Beyrut'un kontrolünü ele geçirdi.

- 10 Haziran 1985

İsrail ordusu Lübnan'ın büyük bölümünden çekilse de, Lübnan-İsrail sınırında "güvenlik bölgesi" olarak adlandırdığı bir işgal bölgesini elinde tutmaya devam ediyor.

- 16 Haziran 1985

Hizbullah militanları, İsrail hapishanelerindeki Şiî mahkumların serbest bırakılmasını talep ederek Beyrut'a giden bir TWA uçağını kaçırdı. Militanlar ABD Donanması dalgıcı Robert Stethem'i öldürdü. Uçağın yolcuları iki hafta sonrasına kadar serbest bırakılmadı. İsrail, kaçırma olayının çözülmesini takip eden haftalar boyunca, serbest bırakmanın kaçırma olayıyla ilgili olmadığı konusunda ısrar ederek yaklaşık 700 mahkumu serbest bıraktı.

- 1 Haziran 1987

Sünnî bir Müslüman olan Lübnan Başbakanı Raşid Karami, helikopterinde patlayan bomba sonucu öldürüldü. Yerine Selim el Hoss geldi.

- 22 Eylül 1988

Amin Gemayel'in cumhurbaşkanlığı sona erdi.

- 14 Mart 1989

Askerî hükümetin lideri Orgeneral Michel Aoun, Suriye işgaline karşı bir “özgürlük savaşı” ilan etti.

- 22 Eylül 1989

Arap Birliği ateşkes için arabuluculuk faaliyetlerinde bulundu. Lübnanlı ve Arap liderler, Lübnanlı Sünnî lider Refik Hariri liderliğinde Suudi Arabistan'ın Taif kentinde bir araya geldi.

- 22 Kasım 1989

Yeniden birleşme adayı olduğuna inanılan seçilmiş başkan René Muawad suikasta kurban gitti, yerine Elias Harawi'nin geldi. General Emile Lahoud, Lübnan ordusunun komutanı olarak General Michel Aoun'un yerine atandı.

- 13 Ekim 1990

Suriye, Çöl Kalkanı ve Çöl Fırtınası Operasyonu’nda Saddam Hüseyin'e karşı Amerikan koalisyonuna katıldığında, Suriye kuvvetlerine Fransa ve ABD tarafından Michel Aoun'un başkanlık sarayına saldırmaları için yeşil ışık yakıldı.

- 13 Ekim 1990

Michel Aoun, Fransız Büyükelçiliği’ne sığındı, ardından Paris'e sürgüne gitti. 13 Ekim 1990, Lübnan İç Savaşı'nın resmi olarak sona erdiği tarihtir.