Filistin Toprak Günü

İsrail tarafından, el konulan topraklara yeni Yahudi yerleşimleri ve sosyal merkezler inşa ederek şehre Yahudi göçünü sağlamak ve şehirde Yahudi havasını hakim kılmak amaçlanıyordu.
İsrail tarafından, el konulan topraklara yeni Yahudi yerleşimleri ve sosyal merkezler inşa ederek şehre Yahudi göçünü sağlamak ve şehirde Yahudi havasını hakim kılmak amaçlanıyordu.

Böylesine büyük çapta bir grevin İsrail vatandaşı Filistinliler tarafından yapılması 1948’den beri bir kimlik bunalımı içinde bulunan 48 Arapları’nın kendilerini bu bunalımdan kurtarmış olduğunun bir göstergesiydi. 30 Mart 1976’da başlayan bu protestolar, ilerleyen yılarda her yıl dönümünde Filistin Toprak Günü adı altında anıldı.

1948 Savaşının ardından İsrail işgali altındaki topraklarda İsrail vatandaşı olarak yaşamaya başlayan ve “48 Arapları” olarak da adlandırılan Filistinliler; o tarihten itibaren yurttaşı oldukları devlet tarafından birçok adaletsizliğe maruz bırakıldılar.

  • Kullandıkları kimliklerinden aldıkları eğitime, yararlandıkları sağlık hizmetlerinden aldıkları ücrete kadar hayatın her noktasında kaskatı bir ırkçılıkla karşı karşıya kaldılar.

74 yıldır süregelen işgal boyunca türlü zorluklara göğüs geren Filistinliler kendilerine ait topraklarda kalmanın çetin mücadelesini verdiler. Bu mücadele sırasındaysa en çok toprak istimlakleri karşısında zorluk çektiler.

İşgalin başından itibaren Filistinlilere ait milyonlarca dönüm toprağa el koyan İsrail güçleri bunun da yanında göç eden Filistinlilerin evlerine, yüz binlerce Yahudiyi yerleştirdi. Böylece İsrail hem büyük meblağlar harcamadan Yahudileri İsrail’e getirmiş oluyor hem de Filistinlilerin geri dönüşünü imkansız hale getiriyordu.

Ancak İsrail sadece göç edenler için değil halihazırda o topraklarda yaşayan Filistinliler için de aynı politikayı yürütüyordu. Zira İsrail, topraklarında Filistin varlığını anımsatan her bir izi yok etmeden güçlü bir Yahudi Devleti kurulamayacağını biliyordu. Bunun önündeki en büyük engel ise İsrail’de yaşayan Filistinliler ve onlara ait topraklardı.

  • Öyle ki 48 Arapları için; Israel Koenig’in Celile’nin Yahudileştirilmesinde izlenebilecek yol haritalarını hükümete sunduğu raporunda “Yahudi bünyesinde büyüyen bir kanser” yakıştırması yapılmıştı. Bu kanserden kurtulmak için hayata geçmesini teklif ettiği fikirler ise oldukça acımasızdı.

1975 yılında hazırlanan raporda Koenig, Filistinlilere iş vermemek, onları eğitim imkanlarından yararlandırmamak, sıkı kontrollerle tahrik etmek ve zayıf Arap liderlerle iş birliği yapmak gibi fikirler sunmuş, ayrıca toprak istimlakleriyle ilgili de çeşitli stratejiler ortaya atmıştı.

Raporun, İsrail Hükümeti’ninCelile’yi Yahudileştirilmesinde rehber olarak benimsenmesinin ardından ise Filistinliler üzerindeki baskı ve bilhassa toprak istimlakleri yoğun bir artış gösterdi. Amaç; el konulan topraklara yeni Yahudi yerleşimleri ve sosyal merkezler inşa ederek şehre Yahudi göçünü sağlamak ve şehirde Yahudi havasını hakim kılmaktı.

  • Bunun için İsrail Hükümeti 1 Mart 1976 tarihinde Celile’de Filistinlilere ait 20.000 dönüm araziye el koyma kararı aldığı bir belge yayınladı. Filistinliler tarafından kurulan Toprağın Korunması Komitesi ise bu karara karşı köy köy dolaşarak halkı davet ettiği bir genel grev planladı.

1948’den itibaren 30 yıla yakın bir süre boyunca çektikleri acılarla köşeye sıkışmış olan halkın bu greve ilgisi üst düzeyde oldu. Nitekim protestonun yapılacağı 30 Mart 1976 gününe gelindiğinde binlerce Filistinli sokağa dökülmüştü.

İçlerinden birisi olayların başlangıç ve ilerleyişini şöyle anlatıyordu: “Bizim şiddete başvurmak gibi bir niyetimiz yoktu; tek istediğimiz topraklarımıza el konulmasına karşı olduğumuzu ilan etmekti. Arrabe köyü yakınlarındaydık, bizim tarafımızdan hiçbir kışkırtma olmaksızın polis ateş etmeye başladı.”

Doğdukları günden beri üzerinde yaşadıkları, ekip biçtikleri ve geçimlerini sağladıkları verimli toprakları ellerinden alınan Filistinliler yıllardır süren bu baskı yönetimine karşı ilk kez böylesine birlik içinde kararlı ve korkusuzca ayaklanıyordu. Bu İsrail‘in beklemediği bir durumdu.

Zaman ilerledikçe protestolar büyüdü, polis şiddeti arttı ve duyulan öfke katlandı. Günlerce süren protestoların ardından altı Filistinli şehit oldu, yüzlerce Filistinli ise ya yaralandı ya da tutuklandı.

  • Böylesine büyük çapta bir grevin İsrail vatandaşı Filistinliler tarafından yapılması 1948’den beri bir kimlik bunalımı içinde bulunan 48 Arapları’nın kendilerini bu bunalımdan kurtarmış olduğunun da bir göstergesiydi. 30 Mart 1976’da başlayan bu protestolar, ilerleyen yılarda her yıl dönümünde Filistin Toprak Günü adı altında anıldı.