Röportaj: Cem Pehlivan

Cem Pehlivan
Cem Pehlivan

"Benim için kort, üstüne adım attığım anda tüm dünya dertlerimi unutabildiğim nadir yerlerden bir tanesi. O anda yalnızca ben, raketim ve top üçlüsü kalıyor."

Merhaba; kendinizden, günlük yaşantınızdan ve spor kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

Ben Cem Pehlivan. Şu anda Boğaziçi Üniversitesinde ikinci sınıf İşletme öğrencisiyim. Tenis oynamaktan ve gitar çalmaktan çocukluğumdan beri oldukça zevk alıyorum. İlk ve ortaokul sürecimde ulusal ve yerel birçok turnuvada başarılarım oldu. Ardından ortaokulda aşil tendonumdan yaşadığım bir sakatlık sonrası maalesef Mersin TOHM (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi) seçmelerini kazanamadım. Bu olay öncesinde profesyonel düşündüğüm tenis kariyerim benim için bir hobi hâline geldi. Lisede de oynamaya devam ettim ve şu anda Boğaziçi Üniversitesi Tenis Takımında oynuyorum.

Hem akademik kariyeri hem de sporu uyumlu bir şekilde sürdürmek nasıl mümkün oluyor?

Bu aslında birçok sporcunun yaşadığı temel problemlerden bir tanesi. Alçak gönüllülükle söylemek isterim ki kişisel olarak çocukluğumdan beri spor-akademi ilişkisini dengede götürebilmiş biri olarak bunu yapabilmenin kişisel disiplinden başka bir yolu olduğunu düşünmüyorum.

Tenisten bahsedebilir misiniz? Siz neden bu alanı seçtiniz? Sizi bu alana yönlendiren ne oldu?

'Bu sporu profesyonel olarak yapmak isteyen birinin günlük hayatı tamamen tenis oluyor diyebilirim.'
'Bu sporu profesyonel olarak yapmak isteyen birinin günlük hayatı tamamen tenis oluyor diyebilirim.'

Benim için kort, üstüne adım attığım anda tüm dünya dertlerimi unutabildiğim nadir yerlerden bir tanesi. O anda yalnızca ben, raketim ve top üçlüsü kalıyor. Tenisi seçme hikayem ise benim için oldukça değerli. 6 yaşındayken o zamanlar İzmir’de Bornova Kolejinde okuyordum. Okul müdür yardımcımız olan ve aynı zamanda da tenis antrenörü olan Metin Hoca’nın bir gün başka öğrencilere ders verdiğini gördüm ve oldukça ilgimi çekti. O anda Metin Hoca’nın beni diğer antrenmana davet etmesiyle birlikte umarım ömür boyu sürecek olan tenis serüvenim başlamış oldu.

Tenisin ülkemizdeki yaygınlığı nedir? Son yıllarda talep arttı mı? İnsanları nasıl bu spora yönlendirebilir ve farkındalık oluşturabiliriz?

Son yıllarda Türkiye’de ana akım diyebileceğimiz futbol ve basketbol gibi sporların yanında tenise karşı olan ilgide bir artış olduğu su götürmez. Bu konuda özellikle medyada artan ilginin yanında tenis kortlarının ve tesislerin artması da insanların bu alana yönelmesinin sebeplerinden bir tanesi.

Tenis sporuna başlamak ve sürdürmek isteyen biri ne gibi fedakarlıklar yapmalıdır?

Zamanlarını ayırmaları gerekiyor. Bu sporu profesyonel olarak yapmak isteyen birinin günlük hayatı tamamen tenis oluyor diyebilirim. Ancak hobi olarak ilgilenecek herkesin haftada birkaç kere oynaması yeterli olacaktır. Yakınında tenis kortu imkanı olan herkesin en azından bir kere tenis deneyimi yaşamaları gerektiğini düşünüyorum, bir kere başlayınca seveceklerdir zaten.

Sizin tenis sporu yaptığınız sürece kariyerinizi etkileyen, yönlendiren bir parıltı, kırılma noktası var mı? Varsa nedir?

İzmir’den Mersin’e taşındıktan sonra Mersin’deki kulübümde beraber oynadığım arkadaşlarım benim için çok büyük anlam ifade ediyor. Kortta beraber olduğumuz sürelerin haricinde de beraber kulüpte çok güzel vakitler geçirdik ve bu dostluklarım bu spora olan sevgimin pekişmesinin sebeplerinden biriydi. Kendileriyle hâlâ devam eden çok güzel arkadaşlıklarımız var. Tenis bu açıdan yalnızca bir spor olmanın ötesinde bir sosyalleşme aracı da diyebilirim.

Tenis sporunun en yorucu sporlardan birisi olduğundan bahsedilmekte. Bu doğru mu, öyleyse bu kondisyonu sağlamak ve sürdürmek için neler yapıyorsunuz?

'Boğaziçi Üniversitesi Tenis Takımında oynuyorum.'
'Boğaziçi Üniversitesi Tenis Takımında oynuyorum.'

Hobi olarak yapıldığı zaman çok aşırı yorucu bir spor olduğunu düşünmüyorum. Ancak oldukça rekabetçi bir spor olduğundan dolayı ilerlediğiniz zaman kondisyonun önemi oldukça artıyor. Benim için tenis ellerden çok ayaklarla oynanan bir oyun. Top gelirken doğru pozisyon almak, vuruşu doğru açıyla yapmak kadar önemli. Bundan dolayı ben de kondisyonumu geliştirmek için özel antrenmanlar uyguluyorum. Özellikle ip atlamanın bence çok faydası oluyor.

Tenis sporunun fiziksel olarak bedene nasıl katkısı oluyor? Aynı zamanda mental olarak sizleri nasıl etkiliyor?

Öncelikle el-göz koordinasyonunuzu inanılmaz geliştiriyor. Bunun haricinde kondisyonunuza da oldukça etkisi var. Tenis tüm vücudun kullanıldığı bir spor ve bu yüzden çalışmayan hiçbir kasınız kalmıyor kortta. Tüm dertlerimden kurtulduğum bir terapi gibi görüyorum tenisi, bundan dolayı da beni mental olarak oldukça rahatlattığını söyleyebilirim.

Tenis sporunu yapmak isteyenler bu spora en ideal ne zaman başlamalı? Spor hakkında tüyolarınız var mı? Bu spor için yıl boyunca nasıl bir takvim çıkartmamız gerekiyor?

Çoğu sporda olduğu gibi eğer profesyonel olarak düşünülüyorsa ne kadar erken o kadar iyi. Ancak tenise başlamanın gerçekten bir yaşı yok. Amatör turnuvalarda +70 gibi yaş kategorilerinin bile açıldığını görüyoruz. Tenise en ideal başlama zamanı şu andır. Tüyo olarak da çok düşünmeyip bedeninizin sizi yönlendirmesine izin verin diyebilirim. Çünkü topa vururken ne kadar rahat olursanız vuruşlarınız da o kadar iyi olur.

Bu soru biraz magazinsel bir soru. Tenis maçı oynarken birçok sporcunun bağırdığına rastlıyoruz. Bunun sebebi nedir? Vuruş hızına bir etkisi var mı?

Bu aslında oldukça tartışmalı bir konu. Bağırmaktan ziyade sesli olarak nefesi vermek vuruşun vücutta yarattığı stresi dışarı atmaya yarıyor diyebilirim. Bazı sporcular bunu yapıyor bazıları ise yapmıyor. Tamamen tarzla alakalı bir mesele diyebilirim. Ben de bazen bunu yapıyorum. Yine de bu bağırmayla adeta eşleşmiş Sharapova gibi oyuncuları izlerken daha önce bu konuda bir bilgisi olmayan birinin oldukça şaşıracağını söyleyebilirim.

Gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? Tenis sporu adına ülkemizde ve uluslararası camiada ne gibi hedefleriniz var?

Ömrümün sonuna kadar bu güzel sporu sakatlanmadığım sürece oynamaya devam etmek istiyorum. Artık kariyer olarak tenis gibi bir hedefimin kalmadığını söyleyebilirim ancak hâlâ turnuvalara katılıp kendimi denemeyi seviyorum ve bunun için elimden geldiğince çalışmalara devam ediyorum. Tenisin günden güne ülkemizde değer kazanan bir spor olduğunu görmek oldukça sevindirici. Bu hızın artarak devam etmesini ve eline raket almamış kimsenin kalmamasını dilerim.