Üç güzeller

Cins
Cins

Bir yandan İnsan’dan söz edip, diğer yandan, dünyanın dört bir yanında, rastladığı her yerde, kendi sokaklarının her köşesinde, durmadan İnsan’ı katleden bu Avrupa’dan vazgeçelim. Çünkü bu Avrupa yüzyıllardır, bir sözde ‘tinsel serüven’ adına, insanlığın neredeyse tümünü zapt etmiş durumda.”

Şiir büyük toplumların, üstün kültür ve medeniyetlerin sanatıdır. Hem de iki yönden; yani hem şairler, hem şiire karşı duyulan ilgi yönünden. Belki her insan bir “şi’riyet”le doğar. Ama onun gelişmesi?

İşte odur üstünlük isteyen, üstünlüğe bağlı olan... Ellerin Aragon’u, Rimbaud’su, Mayakovski’si, Yevtuçenko’su falanı fi lânı vardır. Buna karşılık size -bir medeniyete ulaşamamış veya medeniyetinizden kopmuşsanız- onların dümen suyuna takılıp giden taklitçiler kalır. Nazım Hikmet’e, Orhan Veli’ye karşı çıkacak gücüm yok; onların şair olmadıklarını, birer büyük istidattan ve teknisyenden başka bir şey olmadıklarını söyleyemem; çünkü tartışmayı dürüstçe kabul edecek ve hakikî şiir üzerinde el kitaplarına el açmamış araştırıcılarım, eleştiricilerim yok...

Çamurlu kıyıya oturup Mississippi nehrini daha yakından tanımak istiyordum, ama olmadı, bir tel örgüye burnumu dayayıp uzaktan bakabildim ona ancak.

Büyük örneklere bakmak daima aydınlatıcıdır: Yunus Emre’yi inceleyiniz, Müslüman - Türk’e aykırı bir tek mısra bulamayacaksınız ve her mısraında Müslüman - Türk’ü bulacaksınız. Asırları aşabilişinin sırrı ve asıl büyüklüğü, asırlarca birleştirici, yüceltici oluşunun kuvveti buradadır. Biz onu da unuttuk. Bana öyle gelir ki, lise diploması, edebiyatta başka hiçbir şey vermese de, yalnız Yunus Emre’yi anlatabilse Türkiye değişecek, Türkiye olacaktır.

Tarık Buğra

Tarık Buğra
Tarık Buğra

Çamurlu kıyıya oturup Mississippi nehrini daha yakından tanımak istiyordum, ama olmadı, bir tel örgüye burnumu dayayıp uzaktan bakabildim ona ancak. İnsanları nehirlerinden ayırmaya başlarsanız ne kalır geriye? “Bürokrasi!” diyecektir Old Bull, kucağında Kafka, tepesinde lamba, koltuğuna oturmuş burnunu çekerken. Eski ev çatırdamaktadır. Ve Montana’dan gelen kütük, gecenin o muazzam kara nehrinde sürüklenmeye devam etmektedir. “Bürokrasiden başka bir şey değil. Ve sendikalar! Ah o sendikalar!” Fakat karanlık kahkaha yine duyulacaktır.

Jack Kerouac

Jack Kerouac
Jack Kerouac

Kısır tekerlemelerle ya da mide bulandırıcı taklitlerle zamanımızı yitirmeyelim. Bir yandan İnsan’dan söz edip, diğer yandan, dünyanın dört bir yanında, rastladığı her yerde, kendi sokaklarının her köşesinde, durmadan İnsan’ı katleden bu Avrupa’dan vazgeçelim. Çünkü bu Avrupa yüzyıllardır, bir sözde ‘tinsel serüven’ adına, insanlığın neredeyse tümünü zapt etmiş durumda.” Bu yeni bir ses tonu. Acaba buna cüret eden kim? Bir Afrikalı, Üçüncü Dünyalı, eski bir “yerli.” Ekliyor: “Avrupa şu an böylesine çılgın bir durumda ve son hızla çok derin uçurumlara doğru ilerliyor, en iyisi ondan uzak durmamızdır.

Başka bir deyişle; Avrupa’nın işi bitik. Bu hoş olmayan bir gerçek, fakat hepimiz bunun böyle olduğunu iliklerimize kadar hissetmiyor muyuz?

Jean Paul Sartre

Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre

Jean-Paul Sartre, ünlü Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl'a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur.