Hayatın bağrına üç diploma sapladım

Hayatın bağrına üç diploma sapladım.
Hayatın bağrına üç diploma sapladım.

Kimi kuş besler kimi top peşinde koşturur. Allah bana da okuma zevki verdiyse vardır bir hikmeti.

Kadir ilkokuldayken Türkçe öğretmeni demiş ki oğlum okumaktan zarar gelmez. Kadir bu lafı hafızasına kazımış. Zaten çocuk iken bize ne söylense taşa kazınır gibi oluyor ya işte Kadir de okumaktan zarar gelmez diyerek ne bulursa okumaya başlamış. Önce gazeteler, dergiler… sonra hikaye, roman... okumaya parası yetmediği için kütüphaneye kaydolmuş.

Kütüphane demek toz demektir. Kitap tozuna alışırsın bir zaman sonra. Kadir'in gittiği kütüphane o kadar tozluymuş ki kapısını hızla kapatınca tüm tozlar havalanırmış. Kütüphanede bulunanlar ellerini siper ederler ama tozdan nefes almak mümkün olmazmış.

Kadir kütüphane tozu sebebiyle gözleri sürekli yumruk yemiş gibi şişmiş ve kızarmış halde gezermiş. Gözleri böyle çok kitap okuduğunun delili olunca ailesi demiş ki oğlum ya kitap okumayı bırak ya da kitap tozlarını nemli bir bezle sil ondan sonra oku. Kadir okumayı bırakamam ama nemli bez kullanmaya varım demiş. Çantasında nemli bez taşıyıp ha bire kitapların tozunu alıp okumaya başlamış. Kütüphane yönetimi daha evvel böylesi bir okura rastlamadıkları için ne yapacaklarını şaşırmışlar. Kadir'e altı tane bez olan bir paket hediye etmişler. Kadir hediyeye teşekkür etmiş, keşke yanında bir de kitap verselerdi demiş ama hediyenin büyüğüne küçüğüne bakılmaz diyerek kitapları silerek okumaya devam etmiş....

Lise bitene kadar elinde bez ile kütüphaneyi silip süpürür gibi okumuş. Sonra demişler ki oğlum üniversiteye gitmeyi hayal etme babanın dükkanında dur. Müşteri gelirse bakarsın yoksa tezgah ardında kitabını okursun. Kadir başta itiraz etse de artık yaşlanmış babasına kıyamadığı için tamam demiş. Dükkanları bakkal irisi market küçüğü bir şeymiş. Bir de yardımcıları varmış. İki kişi dükkanı beklemeye başlamışlar.

Kadir okurken okurken demiş ki yahu arkadaş okuyorum ama bana bir belge, bir diploma vermiyorlar. Ben okuduğumu belgelesem nasıl olur diyerek diploma veren yerleri araştırmış. Diploma almak için okula gidip derse girmek lazım olduğu kesinkes ortaya çıkınca açıköğretim denilen sihirli kapıyı çalmış. Açık öğretimde ders yok, hoca yok ama fakülte var. Karışan, görüşen, arıza çıkaran hoca olmayınca işler pek kolay olmuş. Sene başında harcını yatır, kitaplar gelsin oku oku sonra imtihana gir hoop geç bir seneyi, yenisine başla. Açık öğretimi bulan adama rahmet okumuş Kadir.

İlk önce işletme okumuş. Dersleri pek sevmese de satır satır okumuş. Bir de eskiden kalma alışkanlığı varmış. Kitapları okumadan evvel silermiş. Marketteki çalışan demiş ki abi sen herhalde delisin. Silmeden okumuyorsun. İyi ki okumadan önce yıkamak aklına gelmiyor alemsin valla. Çalışanın dediğine bakmadan Kadir işletmeyi okuyup bitirmiş.

Bu okumasının hatrına askerliği kısa dönem yapmış. Ailesinin pek hoşuna gitmiş bu durum . Okumaya devam Kadirim demişler. Kadir o hızla bir de sosyoloji okumuş. Sosyoloji bitirince isminin başına “Sosyolog” sıfatını eklemiş ama markette adını yazacak yer bulamamış. Yerel gazetede haber yapmışlar ama “çift diplomalı bakkal” haberini kimse umursamamış.

Bu arada Kadir evlenmiş hanımı demiş ki hakikaten çift diploman mı var? Tabii demiş Kadir şişinerek göstermiş diplomalarını. Ama çift diploma evlilikte de hiçbir işine yaramayınca Kadir biraz küs durmuş sisteme karşı. Ama sonra can sıkıntısından bir de Türkçe okumuş. Al sana üç tane diploma.

Ben bu diplomaların bir faydasını bulamadım diyerek bir gece hanımına dertlenmiş. Hanımı da demiş ki bunları okumasaydın kahveye gidip dedikodu edecektin. Ama sen ne güzel ettin bak üç diplomanı duvara astık. Kimse umursamasa da çocuklarımıza bir fikir verir. Belki sana heveslenip onlar da okurlar.

Diploma sayısı artmış ama hiç bir işe yaramamış ya işte o sebepten Kadir can sıkıntısından biraz kitaplara küsmüş. Markette akşama kadar televizyon seyretmiş. Kitapları sildiği bez ile televizyonu silmiş. Sonra bir şeyi fark etmiş. “Allah her insana ayrı bir boş vakti doldurmak hevesi vermiş. Kimi kuş besler kimi top peşinde koşturur. Allah bana da okuma zevki verdiyse vardır bir hikmeti. Ben bu hayatın bağrına üç diploma sapladım. Hayat bana mısın demedi. Diplomayı boş verin okumaya bakın siz...